Geçtiğimiz ay yaşanılan deprem felaketinin hepimiz için kötü bir tecrübe oldu. Yaşanılan bu felaketten sonra artık bilinçlenmemiz konusunda adım atmalıyız

Şubat ayında Kahramanmaraş ile Hatay merkezli yaşanan ve on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği, yüz binlerce evin, işyerinin ve aracın zarar gördüğü deprem felaketi; bölge halkımızın yanı sıra ülkemiz açısından da altından kalkılması çok güç ve büyük felaketlerden biri oldu.Geri gelmesi imkânsız olan; asıl ve en acı kayıplarımız maalesef.

Yaşamını yitiren canlarımız olup; geride kalanlar için hayatın tekrar düzene girmesi ev ve iş yerlerinin yeniden inşası, onarılması araçların eşyaların ve tüm malların tekrar yerine konması çok büyük rakamlarla ancak mümkün olacaktır.

Zarar gören vatandaşlarımızın neredeyse tamamı bu maddi güce ve imkâna sahip olmadığı gibi devletimizin de tüm bu maddi kaybı karşılayabilmesi çok kolay değildir.Yaşanan maddi kayıpların en sağlıklı şekilde yerine konması ve gerek sosyal gerek ekonomik hayatın devamlılığını sağlamak sigorta sistemi ile ancak mümkündür.

Maalesef felaket bölgesinde ve genel olarak ülkemizde bu bilincin tam olarak oturmadığı görünmektedir.Ülkemizde Marmara depremi olarak hatırlanan 1999 yılı büyük felaketi sonrası Doğal Afet Sigorta  Kurumu,  bilinen adıyla DASK kurulmuş ve aslında tüm konutlar için bu sigorta zorunlu kılınmıştır.

Ancak zorunlu bir poliçe olmasına rağmen deprem bölgesinde sigortalılık oranı %50 seviyelerinde olup yıkılan konutların yarısının DASK poliçesi maalesef bulunmamaktadır ve bundan daha vahim detaylar da maalesef mevcuttur.

Şöyle ki aslında zorunlu olan DASK poliçesi sadece resmi işlemlerde, elektrik-su doğalgaz aboneliklerinde sorgulanan onun dışında yaptırılmadığında herhangi bir denetimi ve yaptırımı maalesef olmayan bir zorunluluktur.

 Böyle olunca da maalesef konut sahipleri deprem riskine karşı değil abonelik alabilmek için bu poliçeyi yaptırmakta sonrasında yenilememektedir. Daha vahim bir detay ,konutun metrekaresi göre teminat ve sigorta primi hesaplanan DASK poliçesinde çoğu kişi daha az prim ödemek için evinin metrekaresi normal olduğundan daha az göstererek sigorta yaptırmış bu da evi zarar gören vatandaşların eksik sigortaları olmasına yol açmıştır.

Maalesef %50’si DASK poliçesine sahip konutların büyük çoğunluğunda 100-150 metrekare olan evler 40-50 metrekare olarak düzenlenmiştir.

DASK poliçesini doğru bir şekilde yaptıran metrekaresi, bina inşa yılını ve tüm bilgileri gerçeğine uygun yaptıran kişi için bu poliçe ne kadar yeterlidir dersiniz? Öncelikle DASK sadece bina teminatı içerir ve içerdeki eşyalar için bir ödeme yapmaz. Bina için de belli bir metrekare bedeli ve metrekareden bağımsız üst limit olduğundan aslında bu sigorta teminat açısından yeterli değildir.

Ocak 2023 itibariyle bu bedeller tam 2 katına çıkartılmış olmasına rağmen 100 metrekare bir konut için DASK yaklaşık 300 bin TL ödeme yapmaktadır ve yine vahim bir durumdan bahsedecek olursak; DASK poliçesi 31 Aralık 2022’den önce yapılmış ve sonrasında zeyilnameyle bedel arttırılmamış ise 100 metrekare ev için yaklaşık 150 bin TL ödenecektir. Ayrıca DASK poliçelerinin çoğu 30-40 metrekare olarak eksik tanzim edildiğinden maddi kayıplar maalesef tam karşılanamayacaktır.

Aslında ülkemizdeki sigorta sektörü tüm maddi kayıpları eksiksiz yerine koyabilecek teminatları karşılama gücüne ve birçok alternatif çözüme sahiptir. Örnek verecek olursak; 100 metrekare eşyalı bir eve sahip olan vatandaş DASK poliçesiyle depreme karşı yaklaşık 300 bin TL güvence alıp; sonrasında da yaklaşık 1 milyon TL bedelli (konut inşa bedeli) konut paket sigortası yaptırabilir.

Ayrıca evinde sahip olduğu eşyalarını da ne kadar değerinde ise o kadardan sigorta yaptırabilir. Yaşadığımız deprem felaketinde yıkılması varsayımı durumunda ise 300 bin TL tazminatı DASK’tan kalan 700 bin tazminatı konut poliçesindeki bina deprem teminatından ve eşya bedeli ne kadar belirlendi ise de onu da eksiksiz yine konut sigortasındaki eşya deprem teminatından alabilmektedir. Konut paket poliçesi ile depremin haricindeki diğer birçok riske karşı yangın, hırsızlık, sel-su baskını, fırtına, hatta komşularınıza verebileceğiniz zararlara da teminat alınabilmektedir.

Şubat  2023 depreminden etkilenen bölgelerdeki DASK poliçe oranı %50, konut poliçe oranı %20 Kasko poliçe oranı %17. Yani bölgedeki araçların %83’ünün kaskosu, konutların da %80’inin poliçesi yok. Toplam oluşan ekonomik hasarın ise yaklaşık 2 Trilyon TL olduğu öngörülürken sigortalı hasar ancak 100 milyar TL civarında yani oluşan toplam ekonomik zararın aslında %5’i sigorta kapsamında olduğu görülüyor.

Ülkemizde hemen hemen her sene ya bir sel felaketi, ya büyük çaplı yangın ya da yakın örneğimizde olduğu gibi büyük çaplı deprem felaketleri yaşanmasına rağmen maalesef sigorta bilincimiz taşıdığımız riskle kıyaslandığında olması gerekenin çok altındadır.Yaşanılması muhtemel bu yönde felaketlerden sonra gerek ailelerin, sosyal yaşamın, ekonominin, iş hayatının ve tüm unsurların sağlıklı haline dönmesi büyük maddi kayıpların yaşanmaması için sigortayı hayatımızda daha yüksek sıralara çıkarmamız gerekmektedir.

Deprem sonrası bir süre insanlardan konunun acısı ve sıcağıyla sigorta talebi artmakta ancak kısa bir süre sonra tekrar bu riskler unutulup önemsiz hale geri dönmektedir.Yaşanılan bu felaketlerden ve diğer örneklerden gerekli derslerin alınarak olası risklerde mağduriyet yaşanmaması adına sigorta konusundaki bilincimizi arttırmak mecburi bir durumdur.

En büyük risk sigortasız kalmaktır.


Sigorta Uzmanı
ÖZGÜR TEBER