Bilindiği üzere 30 Ocak 2024 tarihinde, Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın mecliste milletvekilliğinin düşürülmesi kararı okundu.

Bilindiği üzere 30 Ocak 2024 tarihinde, Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın mecliste milletvekilliğinin düşürülmesi kararı okundu.


Can Atalay hakkında, Gezi Parkı Davası olarak bilinen dosyada 25/4/2022’te Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.Karara karşı yapılan istinaf başvurusu da reddedilmiş, dosya Yargıtay incelemesinde iken, 14 Mayıs 2023 milletvekili genel seçimlerinde TİP Hatay milletvekili olarak seçilmişti.
Milletvekili seçilmiş olması nedeniyle, Anayasa’nın 38.maddesine göre artık yasama dokunulmazlığı vardı ve serbest bırakılması gerekiyordu.Fakat Anayasa’nın açık maddesine rağmen serbest bırakılmadı.
Bunun üzerine Atalay, Anayasa Mahkemesi’ne kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi nedeniyle başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, 25 Ekim 2023 tarihli kararı ile Can Atalay’ın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine ve içeride tutulmaya devam ettirilerek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Verilen karar uygulanmak üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi ancak karar yine uygulanmadı.
Oysa biz hukukçulara, hukuk fakültesinin daha ilk senesinde Anayasa’nın normlar hiyerarşisinin en üstünde olduğu öğretilirdi.Anayasa diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündü ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamazdı.Öyle ise Anayasa Mahkemesi kararı neden uygulanmadı?Anayasa ile düzenlenen ve tüm yurttaşları ilgilendiren temel hak ve özgürlükler neden yargı organlarınca yok sayıldı? Anayasa’ya aykırılık teşkil eden keyfi uygulamalar, halkın güvenliğine bir tehdit değil miydi?