Yerel

Uzman doktordan kemik erimesine karşı yaş uyarısı ve tedavi tavsiyesi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Bozan, kemik üretiminin 30’lu yaşlara kadar zirve yaptığın, daha sonra kemik kaybı adı verilen süreç başladığını belirterek, 30’lu yaşlara kadar spor yaparak, yeterli ve düzenli beslenerek kemiklere yapılacak yatırımın ileri yaşlarda alınacak besin takviyelerinden daha önemli olduğunu söyledi.

Mardin’de özel bir hastanede görevli Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Bozan, osteoporozun (kemik erimesi); kemik mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak kemik kalitesini azaltan, kemiğin mikromimarisini bozan ve kırılma olasılığını artıran bir hastalık olduğunu ifade etti.

Türkiye Osteoporoz Derneği araştırmalarına göre; hastalığın 50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde (meme kanserinden fazla) ve 50 yaş üzerindeki 5 erkekten birinde (prostat kanserinden fazla) görülmekte olduğuna dikkat çeken Dr. Bozan, Özellikle 45 yaş üzerinde görüldüğünü ve yaş ilerledikçe sıklığı arttığını kaydetti.

Hastalığın kadınlarda daha fazla görüldüğünü dile getiren Dr. Bozan, “Osteoporoz sonucu kemiğin darbelere karşı direnci azalır. Kemik erimesine bağlı oluşan kırıklar ve sakatlıklar ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Kemik dokusunda vücuttaki bütün dokular gibi devamlı olarak yeni hücreler üretilir ve yaşlanmış hücreler sürekli yıkılır, bu şekilde kemik devamlı olarak kendisini yeniler” dedi.

Kemik üretiminin 30’lu yaşlara kadar zirve yaptığını aktaran Dr. Bozan, şöyle konuştu:

“Daha sonra kemik kaybı adını verdiğimiz süreç başlar. Bu yüzden; 30’lu yaşlara kadar spor yaparak, yeterli ve düzenli beslenerek kemiklerimize yapacağımız yatırım ileri yaşlarda alacağımız besin takviyelerinden daha önemlidir. İleri yaşlarda vücut yeterli miktarda yeni kemik hücresi üretmekte zorlanmaya başlar. Kemik yıkımı, kemik üretiminden daha fazla olur ve kemikler zayıflar. Kemik kalitesi düşer kırılma riski artar; böylece kemik erimesi dediğimiz süreç başlar.”

Osteoporoz riskini attıran nedenleri sıralayan Dr. Bozan, “İleri yaş, menopoza bağlı hormonal değişimler, kalsiyum-magnezyum ve D vitamini alımının azalması, yetersiz ve düzensiz beslenme, tiroid - paratiroid hastalıkları, diyabet (şeker hastalığı),kortizon ve diğer bazı ilaç kullanımı kemik erimesi riskini arttıran nedenlerdendir. Hareketsiz bir yaşam, yeteri kadar güneşlenmeme, egzersiz yapmama, artmış sigara- alkol ve kafein tüketimi, kortizon gibi ilaçlar osteoporoz gelişimine sebep olabilmektedir” diye konuştu.

Osteoporoz tanısı için kemik taraması yapılmasını öneren Dr. Bozan, “İleri yaş ve menopoz sonrasında hastalara önerdiğimiz kemik taraması yapılmadan osteoporoz tanısı konulamayabilir.Tarama yapmayan hastalarda genellikle osteoporoza bağlı kemik kırıklarının ortaya çıkmasından sonra tanı konulur. Kemik yoğunluk incelemesi (DEXA-kemik dansitometrisi) ile osteoporoz tanısı konulur” şeklinde konuştu.

Kemik kaybına karşı koruyucu ve sağlıklı kemik mineralizasyonunu teşvik eden koruyucu yaşam tarzı önlemleri önemli olduğunu vurgulayan Dr. Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kemik yoğunluğu ölçümü sonrası kemik erimesi teşhisi alan hastalara D vitamini-kalsiyum-magnezyum desteği yanında haftalık-aylık-3 aylık -6 aylık ve yıllık ilaç tedavi seçenekleri ile osteoporozun ilerlemesi ve kemik kırılma riski azaltılabilir.”

Tedavi için yeterli miktarda kalsiyum alımının sağlanmasını önerdiğini kaydeden Dr. Bozan, “Yaşa göre değişmekle birlikte günde yaklaşık 1.000-1.500 mg) kalsiyum, beslenme veya takviyelerle sağlanabilir. Kalsiyum açısından süt ve süt ürünlerinin zengin olduğu biliniyor. Ancak vücut süt ürünlerindeki kalsiyumun ancak yüzde 30’unu kullanabiliyor. Süt ve süt ürünleri yanında maydanoz, roka gibi yeşil sebzeler ve fındık, badem, yumurta, kuru meyve de kalsiyumdan zengin diyetlerde yerini almalıdır. Beslenme ve gerektiğinde destek tedavileri ile magnezyum alınması önerilir. D vitamini ve K vitamininin beslenme veya takviyelerle alımının sağlanması önerilir. D vitamini üretimi için Türkiye’de mayıs kasım ayları arasında saat 10.00-15.00 arası günde 15-30 dakika haftada 3-4 gün kollar bacaklar açık olacak şekilde güneşlenme önerilmektedir. D vitamin değerlerine bakılarak gerekirse ilaç takviyesi ile 30-60 ng/ml aralığı hedeflenir. Sigara kullanımının bırakılması önerilir. Alkol kullanımını sınırlandırılması önerilir. Haftada en az 3 kez 30 dakika yapılacak hızlı yürüyüşler veya hafif koşu yapmanız kemik kütlesini arttırarak kemik kırılmalarını azaltma konusunda son derece faydalı olacaktır” ifadelerinde bulundu.