TİTANİK: ÖLÜMÜN ADİL OLMASI İÇİN, HAYATIN ADİL OLMASI LAZIM
Tüm dünya Titanik batığını görmek için yola çıkan ve denizaltında ölen 5 milyarderi konuşuyor.
Bununla birlikte aynı günlerde Yunanistan açıklarında sığınmacılarla dolu bir botun batması sonucu 750’ye yakın kişi hayatını kaybediyor.
İnsanlar denizaltında ölen milyarderlere içlenirken devletlerin ihmalleri nedeniyle hayatlarını kaybeden sığınmacılar kimsenin umrunda olmuyor.
Oysa zenginler mutlu bir yaşam sürdüler. Hayatın nimetlerinden alabildiğine faydalandılar. ;İlginç bir deneyim yaşamak istediler. Neticesinde bir kaza sonucunda öldüler. Tüm dünya onlar için üzüldü. Peki ya yoksullar? Nasıl bir yaşam sürdüler? Aç, yoksul, çıplak. Issız, yalnız, kimsesiz. Zaten kayda değer bir hayatları yoktu. Yaşam da ölüm de birdi onlar için. Bu yüzden ölüm reva görüldü onlara. Kimseye dokunmadı ölümleri. Oysa hukuk sistemleri eşitlik için yok muydu? Herkesin yaşam hakkını kutsamayacak mıydı? Nasıl oldu da birilerinin hayatı diğerlerinden üstün oldu?
Adalet kurucuları öyle ikna edici gerekçelerle bunu savunuyordu ki fakir halk bile buna inandırılabiliyordu. Yaşamak için emeğini satmak zorunda kalan insanların öfkesi nasıl dindirilirdi yoksa ?
Yaşamda adaleti sağlamayan hukuk, ölümde de sağlamıyordu.
Bir eski Acem şairi:
<<Ölüm adildir>> diyor.
Yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir…
Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi:
<<Ölüm adil…>>
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum,
ÖLÜMÜN ADİL OLMASI İÇİN
HAYATIN ADİL OLMASI LAZIM, DİYORSUNUZ…
Bir eski Acem şairi…
Dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla Nereye gidiyorsunuz?”
NAZIM HİKMET