Antalya'nın, zengin tarihi dokusuyla dünyanın dört bir yanından ziyaretçi çeken bir turizm merkezi olduğunu hatırlatmaya gerek yoktur. Ancak Kaleiçi gibi şehrin tarihi bölgelerinde yürütülen kentsel dönüşüm projeleri, bu bölgelerin özgün kimliğini kaybetme riskini de beraberinde getiriyor. Geleneksel mimariye uyum sağlamayan modern yapılar, tarihi dokuyla uyumsuz bir görüntü oluşturuyor.
Işıklar Caddesi'nde adım başı yıkılan bina arka sokaklarda yapılan yeni projeler derken, köklü bir tarihe sahip olan bu mahalleler çok da farklı bir forma kavuştu. Mahalle kültürü yerini site kültürüne bırakırken, birbirine benzeyen plaza vari projeler sıra sıra cadde ve sokakları sardı. Mahallelerin sosyal dokusunun bozulmasının yanı sıra yerel esnaf da lüks projeler nedeniyle müşteri kaybı yaşadığını ifade ediyor. Hatta alt katı dükkan olan projeler, kentsel dönüşümle site formu kazanan yapılar nedeniyle, artık işyerlerinde hizmet veremiyor.
Bu kentsel dönüşüm sürecinde doğayı koruyan, tarihi dokuyu öne çıkaran ve yerel halkın ekonomik durumunu gözeten projelere öncelik verilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Aksi halde, Antalya modern bir şehir olarak büyürken, kendine has karakterini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
"Modernleşme Mi, Kimlik Kaybı Mı?" diye sorgulamak gerekli. Antalya’da hızla devam eden kentsel dönüşümün, şehrin modernleşmesi açısından önemli bir fırsat olduğu aşikar. Depreme daha dayanıklı binaların olması da bu yeni binalarla mümkün. Ancak bu dönüşüm, şehrin tarihi ve doğal zenginliklerini koruyacak bir yaklaşımla yürütülmeli. Antalya’nın geleceği, modernleşme ile kültürel ve çevresel değerlerin dengeli bir şekilde bir arada korunmasına bağlı. Bu denge sağlanamazsa, şehrin benzersiz kimliğini kaybetmesi içten bile değil.