GEÇİNME, BARINMA SIKINTISI
“Geçim Sıkıntısı”, hangi masaya oturursak oturalım son günlerde herkesin dilinde bu iki kelime var.
Evet, Antalya’da “Geçim Sıkıntısı”nın yanına bir de “Barınma Sıkıntısı” eşlik ediyor. Ev kiraları almış başını gitmiş, iş yeri kiraları yüzünden birçok işyeri kapanmış durumda. Küçük esnaf dayanamıyor.
Yok mu hala bu işin çözümü? Kapının önüne eşyalarıyla atılan hasta insanlar, işyerinin önüne kamyon dayananlar.
Özellikle Antalya için bu işin sıkıntısı büyük. Ev sahiplerinin birbirleriyle yarışırcasına fiyat arttırması, baraka vari evlerinin saray gibi vatandaşa kiralanması, beni derinden üzüyor.
Asgari ücretin durumu ortada, peki neye göre bu ev ve işyeri fiyatları. Vatandaş borçlandırılarak yaşam savaşı vermeye çalışıyor. Antalya’nın bu konudaki ününü duyan memurlar, akademisyenler, doktorlar tayin istemez olmuş durumda. Trajikomik ama mecburi ataması gelenler de kilometrelerce uzaktan, neredeyse Çeltikçi’den ev kiralıyor.
Gerçekten de “-me” eki burada tam da anlamının hakkını veriyor. “GE-ÇİN-ME!” ve “BA-RIN-MA”
Bu duruma ses çıkarılmadığı müddetçe; Antalya için işler çok daha farklı olacak gibi görünüyor. Toprağının metrekaresi, altından da daha değerli hale gelen Antalya; aldığı dış göçler ve yerel halkın dayanamayarak şehri terk etmesiyle daha da yabancılaşacak. Bu kent bizim diyoruz ama sahip çıkmak için nasıl daha mücadele edeceğiz artık bilemez olduk.
En pahalı evde oturuyor, en pahalı dondurmayı yiyor, en pahalı çayı içiyor, en pahalı hayatı biz yaşıyoruz. Turistlik yer diye tüm acısı bizden çıkıyor hadi bunlara katlanıyoruz idare edelim derken; bir de ev ve iş yeri kiralarının fütursuzca artışına göz yummak zorunda kalıyoruz.
Hepimizi A’dan Z’ye etkileyen bu konunun, bir an önce kanuna bağlanarak bizlere rahat bir nefes aldırması temennisindeyiz.